×

Popüler aramalar: Venedik, Roma, Paris, Japonya

Atina Gezilecek Yerler Ve Nerede Ne Yenir

Atina, yalnızca bir şehir değil; uygarlığın ilk kelimelerinin yazıldığı, fikirlerin taş duvarlara kazındığı, zamanın bile saygıyla eğildiği bir yer. Adımınızı attığınız an, antik çağların ağırbaşlılığı sarar etrafınızı. Parthenon’un sütunları arasında gezerken, insanlığın bilgiye, sanata ve demokrasiye uzanan serüvenine tanıklık edersiniz.

Şehir İçi Önerilen Rotalar

İşte Atina'ı keşfederken kullanabileceğiniz, adım adım ilerleyen yürüyüş rotaları:

Olimpos Zeus Tapınağı'ndan Roma Agorası'na Yürüyüş Rotası

Başlangıç: Panathenaic Stadium, Leof. Vasileos Konstantinou, Athina 116 35, Yunanistan

Bitiş: Roma Agorası, Polignotou 3, Athina 105 55, Yunanistan

Yürüyerek **51 dakika** (3,5 km)


Tanrıların Gölgesinde: Atina'da Neler Yapılır?

Atina, yalnızca bir şehir değil; uygarlığın ilk kelimelerinin yazıldığı, fikirlerin taş duvarlara kazındığı, zamanın bile saygıyla eğildiği bir yer. Adımınızı attığınız an, antik çağların ağırbaşlılığı sarar etrafınızı. Parthenon’un sütunları arasında gezerken, insanlığın bilgiye, sanata ve demokrasiye uzanan serüvenine tanıklık edersiniz.

Modern Atina ise geçmişle geleceğin uyum içinde yaşadığı bir mozaik gibidir. Sokaklar tarih kokarken, kafelerde güncel hayat tüm canlılığıyla sürer. Bir yanda Akropolis’in yüce duruşu, diğer yanda sokak sanatının rengârenk ifadesi vardır.

Gezgin için Atina, yalnızca görülmesi gereken bir şehir değil; hissedilmesi gereken bir deneyimdir. Her taşında, her meydanında bir hikâye, bir efsane saklıdır. Çünkü burası, efsanelerin doğup gerçekliğe dönüştüğü topraklardır.

Atina Toplu Taşıma Rehberi

Atina, kapsamlı ve modern toplu taşıma ağı sayesinde şehir içinde rahatça gezilebilen bir başkenttir. Şehir içi ulaşımda ağırlıklı olarak metro, otobüs ve tramvay kullanılır. Yunanistan Toplu Taşıma Kurumu (OASA) bu sistemi işletmektedir. Atina'daki turistik yerlerin çoğu birbirine yakın olduğundan, merkezde çok fazla toplu taşıma kullanmanız gerekmeyebilir; ancak daha uzak noktalara veya havalimanına ulaşım için toplu taşıma oldukça pratik ve ekonomiktir.

Metro: Atina Metrosu, şehirdeki en hızlı ve verimli ulaşım aracıdır. Üç ana hattı bulunur:
Hat 1 (Yeşil): Pire – Kifisia (Monastiraki'den geçer)
Hat 2 (Kırmızı): Anthoupoli – Elliniko (Syntagma Meydanı ve Akropolis'ten geçer)
Hat 3 (Mavi): Havalimanı – Dimotiko Theatro (Syntagma ve Monastiraki'den geçer, havalimanına direkt bağlantı sağlar)
Metrolar genellikle sabah 05:30 ile gece 00:30 arasında çalışır. Cuma ve Cumartesi geceleri ise bazı hatlarda seferler 02:30'a kadar devam eder.

Otobüs ve Troleybüsler: Atina'nın geniş otobüs ve troleybüs ağı, metronun ulaşamadığı birçok noktaya erişim sağlar. Otobüsler genellikle sabah 05:00'ten gece yarısına kadar hizmet verir.

Tramvay: Tramvaylar, şehir merkezini Atina'nın güneyindeki sahil şeridine bağlar. Özellikle yaz aylarında plajlara ulaşım için idealdir. Tramvaylar da genellikle sabah 05:30 ile gece 00:30 arasında çalışır, Cuma ve Cumartesi günleri 02:30'a kadar sefer yapabilir.

Atina Toplu Taşıma Bilet Türleri ve Fiyatları

Atina'da toplu taşıma için 'Ath.ena Card' adı verilen elektronik bir kart sistemi kullanılmaktadır. Tek kullanımlık kağıt biletler de mevcuttur. Biletleri metro istasyonlarındaki otomatik makinelerden veya gişelerden, ayrıca gazete bayileri (periptero) ve tütüncülerden (kapnisma) satın alabilirsiniz. Biletinizi ilk kullandığınızda (metroda turnikeden geçerken veya otobüs/tramvayda damgalarken) aktive etmeyi unutmayın. (Lütfen güncel fiyatlar ve detaylı bilgi için OASA resmi web sitesini kontrol ediniz.)

90 Dakika Geçerli Bilet: 1,20 € (Tam) / 0,50 € (İndirimli). Otobüs, troleybüs, tramvay ve metroda 90 dakika boyunca geçerlidir (havalimanı hariç).
Günlük Bilet (24 Saatlik): 4,10 € (Tam). İlk kullanımdan itibaren 24 saat boyunca tüm toplu taşıma araçlarında sınırsız kullanım sağlar (havalimanı hariç).
5 Günlük Bilet: 8,20 € (Tam). İlk kullanımdan itibaren 5 gün boyunca tüm toplu taşıma araçlarında sınırsız kullanım sağlar (havalimanı hariç).
3 Günlük Turist Bileti: 20,00 € (Tam). İlk kullanımdan itibaren 3 gün (72 saat) boyunca tüm toplu taşıma araçlarında sınırsız kullanım sağlar. Bu bilete Atina Havalimanı'na gidiş-dönüş metro veya ekspres otobüs ulaşımı da dahildir.

Havalimanı Ulaşımı (Eleftherios Venizelos Uluslararası Havalimanı - ATH):
Metro: Hat 3 (Mavi Hat) ile direkt olarak şehir merkezine (Syntagma, Monastiraki) ulaşım sağlar. Yolculuk yaklaşık 40 dakika sürer.
Tek Yön Metro Bileti: 10,00 €
Gidiş-Dönüş Metro Bileti (30 gün geçerli): 18,00 €
Ekspres Otobüsler: Havalimanından şehir merkezine ve Pire Limanı'na 7/24 hizmet veren ekspres otobüs hatları bulunur. Bu otobüsler daha ekonomiktir ve yolculuk trafik durumuna göre 50-70 dakika sürebilir.
Tek Yön Ekspres Otobüs Bileti: 6,00 €
Popüler Hatlar: X95 (Syntagma Meydanı), X96 (Pire Limanı).
Taksi: Havalimanından şehir merkezine taksi ücreti gündüz tarifesinde (05:00-24:00) genellikle 40,00 €, gece tarifesinde (00:01-04:59) ise 55,00 € sabit fiyatlıdır.

Tanrıların Gözdesi: Olimpos Zeus Tapınağı

Tanrıların Gözdesi: Olimpos Zeus Tapınağı

Atina’da gökyüzüne uzanan birkaç sütun görürseniz bilin ki, orası Olimpos’un en kudretli tanrısına adanmış bir yer: Zeus Tapınağı. Her ne kadar bugün sadece gölgesi kalmış olsa da, bir zamanlar görkemiyle tüm kenti etkisi altına alan bu yapı, antik dünyanın Tanrı’ya duyduğu hayranlığın taşa yansımasıdır.

Yapımına M.Ö. 6. yüzyılda başlanmış, ancak bitmesi neredeyse 700 yılı bulmuş. Roma İmparatoru Hadrian, tapınağı tamamladığında içine devasa bir Zeus heykeli koydurtmuş. O heykel artık yok ama tapınağın ayakta kalan sütunları hâlâ Zeus’un gücünü fısıldıyor gibi.

Burada durduğunuzda, devlerin yaşadığı bir geçmişin eteğinizde dolaştığını hissedersiniz. Şehir hayatının gürültüsü bir anlığına silinir ve geriye sadece taşların anlattığı hikâyeler kalır.

Sahnenin Doğduğu Yer: Dionysos Tiyatrosu

Sahnenin Doğduğu Yer: Dionysos Tiyatrosu

Akropolis’in güney yamacına yaslanmış, taş sıralardan oluşan mütevazı bir yarım çember görürsünüz. Burası sıradan bir antik yapı değil — tiyatronun doğduğu yer, Dionysos’un kutsal alanıdır. İşte karşınızda dünyanın bilinen en eski tiyatrosu: Dionysos Tiyatrosu.

M.Ö. 5. yüzyılda, tragedya ve komedyanın ilk adımlarını attığı bu sahnede Sophokles, Euripides ve Aristophanes’in eserleri yankılanmış. Yaklaşık 17.000 kişilik bu taş amfi, sadece eğlence değil, aynı zamanda bir tür toplumsal buluşmaydı.

Bugün burada otururken, sessiz taşlar arasında yankılanan replikleri duyumsayabilir, sahneye çıkan oyuncuların heyecanını düşleyebilirsiniz. Zaman durmuş gibi hissedersiniz — çünkü bu tiyatroda geçen bir oyun, yüzyıllar boyunca devam ediyor gibi...

Zamanın Zirvesinde: Partenon

Zamanın Zirvesinde: Partenon

Atina’nın tepesinde, ışıkla yıkanmış görkemli sütunlar arasında yürürken, sadece bir tapınağın değil bir medeniyetin kalbine tanıklık edersiniz. Partenon, M.Ö. 5. yüzyılda Atina’nın Altın Çağı’nda inşa edildi; akıl, estetik ve inanç bu mermer yapıda buluştu.

Tanrıça Athena’ya adanan bu tapınak, dönemin gücünü ve zarafetini simgeler. Mimarlar Iktinos ve Kallikrates’in elinden çıkan yapının her taşı ölçülü, her oranı kusursuzdur. İçinde bir zamanlar dev bir Athena heykeli yükselirdi; altın ve fildişinden yapılmış, şehri koruduğuna inanılırdı.

Bugün Partenon’un kalıntıları arasında dolaşırken, geçmişin ihtişamı rüzgarla kulağınıza fısıldar. Sütunların gölgesi hâlâ gökyüzüne meydan okur ve bu sessiz anıt, zamana karşı dimdik durur. Burası sadece bir yapı değil — insanlığın sanatla yükseldiği yerdir.

Tanrıların Tepesi: Atina Akropolisi

Tanrıların Tepesi: Atina Akropolisi

Güneş, Atina’nın üzerinden yavaşça yükselirken, beyaz mermerin altın sarısına büründüğü bir tepe göze çarpar: Akropolis. Burası sadece taş ve sütunlardan oluşmuş bir tepe değil; antik dünyanın aklı, ruhu ve gururu burada yükselir.

Akropolis, M.Ö. 5. yüzyılda Perikles’in önderliğinde inşa edildi. Bir yanda Athena’ya adanmış ihtişamlı Partenon, diğer yanda Erechtheion’un zarif karyatidleri, karşıda Propylaia’nın anıtsal girişi… Her adımınızda Yunan medeniyetinin hem sanata hem felsefeye olan bağlılığını hissedersiniz.

Bu tepe sadece tanrılara değil, insan aklına da bir övgüdür. Taşlar sessizdir ama geçmişin ayak sesleri kulağınıza kadar gelir. Eğer bir gezgin olarak tarihin kalbine yürümek isterseniz, Akropolis sizi bekler – rüzgârda Athena’nın gölgesi hâlâ dolaşırken...

Kutsal Anlatıların Sessiz Tapınağı: Erechtheion

Kutsal Anlatıların Sessiz Tapınağı: Erechtheion

Akropolis’in en mistik köşesinde, Partenon’un görkemli ihtişamına karşılık dingin bir zarafetle yükselir Erechtheion. Bu tapınak, yalnızca taşlardan inşa edilmedi — içinde efsaneler, tanrılar ve mitlerle örülmüş bir geçmiş saklıdır.

M.Ö. 5. yüzyılın sonlarında inşa edilen Erechtheion, hem Athena’ya hem de Poseidon’a adanmış eşsiz bir yapıdır. Anlatılanlara göre, tanrılar burada şehre kimin sahip olacağını tartışmış; Athena'nın zeytin ağacı ve Poseidon’un deniz sularından fışkıran mızrağı bu kutsal alanda çakışmıştır.

Ama belki de en çarpıcı yanı, güney cephesindeki Karyatidler – ince zarafetleriyle mermeri adeta canlıya dönüştüren kadın figürleri. Onlar sadece sütun değil, geçmişin taşıyıcılarıdır. Göz göze geldiğinizde, zamanın içinden size bir şey fısıldıyormuş gibi olur.

Erechtheion’un gölgesinde dururken, bir yapıdan çok bir hikâyenin içinde olduğunuzu fark edersiniz. Burada taşlar bile efsaneler anlatır.

Mermerin Sesi: Herodes Atticus Odeonu

Mermerin Sesi: Herodes Atticus Odeonu

Akropolis’in güney yamacında, zamanın içinden fısıldayan bir başka antik yapı yükselir: Herodes Atticus Odeonu. Dışarıdan sade bir taş yapı gibi görünse de içine adım attığınızda binlerce yıl öncesinin sesi kulaklarınızda yankılanmaya başlar.

M.S. 161 yılında, zengin bir Romalı aristokrat olan Herodes Atticus, bu etkileyici tiyatroyu hayatını kaybeden eşi Aspasia Annia Regilla anısına yaptırdı. Mermerden oturma sıraları, etkileyici akustiği ve 5.000’e yakın seyirci kapasitesiyle bu odeon, sadece bir anma yapısı değil, aynı zamanda Atina’nın kültürel kalbinin attığı yerlerden biri haline geldi.

Yüzyıllar geçse de sahnesi hâlâ boş değil. Bugün hâlâ yaz akşamlarında klasik müzikten tiyatroya kadar çeşitli performanslara ev sahipliği yapıyor. Antik taşlar arasından yükselen her nota, geçmişle bugünü buluşturuyor.

Herodes Odeonu, bir tiyatrodan çok daha fazlası — sevginin, yasın ve sanatın mermerle birleşmiş hali. Burada oturup sahneye baktığınızda, sadece bir gösteriyi değil, zamanın kendisini izlersiniz.

Atina Agorası: Antik Dünyanın Kalbi

Atina Agorası: Antik Dünyanın Kalbi

Şehrin kalbinde, tarih boyunca Atinalıların toplanma, tartışma ve günlük hayatlarını sürdürme yeri olan Agora, uygarlığın doğduğu mekânlardan biridir. Taşlarla döşenmiş geniş alanında adım attığınızda, filozofların, siyasetçilerin ve sıradan halkın sesleri sanki hala kulaklarınızda çınlar.

M.Ö. 6. yüzyıldan başlayarak gelişen bu alan, sadece bir pazar yeri değil, aynı zamanda demokrasinin filizlendiği, fikirlerin özgürce paylaşıldığı bir forumdu. Burada Sokrates gibi büyük düşünürlerin yürüdüğünü hayal etmek mümkün.

Agora’nın kalıntıları arasında yürürken, eski tapınaklar, Stoa’lar ve toplantı salonları arasında tarihin derinliklerine yolculuk yaparsınız. Her taş, eski Atina’nın yaşam tarzını ve değerlerini anlatır.

Gezgin olarak Atina Agorası’nda olmak, sadece bir yer gezmek değil; insanlık tarihinin önemli dönüm noktalarından birinin tam ortasında durmak demektir.

Zanaatkarların ve Ateşin Tanrısına Adanmış: Hephaistos Tapınağı

Zanaatkarların ve Ateşin Tanrısına Adanmış: Hephaistos Tapınağı

Atina Agorası’nın sakin köşesinde, sağlam ve zarif bir yapı yükselir: Hephaistos Tapınağı. Antik çağlarda zanaatkarların, demircilerin ve ateşin tanrısı Hephaistos’a adanmış bu tapınak, Yunan mimarisinin en iyi korunmuş örneklerinden biridir.

M.Ö. 5. yüzyılda inşa edilen tapınak, Dor düzeninin karakteristik sadeliği ve gücüyle dikkat çeker. Taş sütunları ve taş işçiliği, Hephaistos’un ustalığını ve dayanıklılığını simgeler gibi. İçinde bir zamanlar tanrının heykeli yer alırken, bugünse çevresindeki Agora’nın tarihine tanıklık etmeye devam ediyor.

Burada dolaşırken, antik zanaatkarların o kutsal ateşiyle çalıştığı ve şehre yaşam verdiği anları hayal edersiniz. Hephaistos Tapınağı, sadece bir ibadethane değil; Atina’nın üretken ruhunun somut bir ifadesidir.

Bir gezgin olarak buraya geldiğinizde, sadece taşlara değil, emeğin ve sanatın binlerce yıllık izlerine dokunduğunuzu hissedersiniz.

Roma Agorası: Roma’nın İzlerini Taşıyan Selanik’in Antik Kalbi

Roma Agorası: Roma’nın İzlerini Taşıyan Selanik’in Antik Kalbi

Selanik’in tarihi merkezinde yer alan Roma Agorası, şehrin Roma dönemindeki canlılığını ve sosyal yaşamını günümüze taşıyan büyüleyici bir alan. M.S. 2. yüzyılda inşa edilen bu açık pazar, şehrin ticari, politik ve kültürel merkezlerinden biri olmuş.

Burada yürürken, antik taş yolların ve sütun kalıntılarının arasında, bir zamanlar pazarın, mahkemelerin ve toplantıların yapıldığı kalabalığı hayal edebilirsiniz. Şehrin eski sakinleriyle göz göze gelmek gibi bir deneyimdir bu.

Roma Agorası, sadece kalıntılarla sınırlı kalmaz; onunla birlikte şehrin tarihine dokunan bir hissiyatı da içinde barındırır. Zamanın yorgunluğu taşlarda saklı olsa da, burası Selanik’in Roma döneminden kalan en güzel izlerinden biridir.

Bir gezgin olarak burayı ziyaret etmek, sadece antik yapıları görmek değil, geçmişin seslerini dinlemek ve şehrin tarih sahnesindeki canlılığını hissetmektir.

Ares Tepesi: Atina’nın Sessiz Tanığı

Ares Tepesi: Atina’nın Sessiz Tanığı

Akropolis’in hemen yakınında, yüzyıllardır Atina’nın gökyüzüne bakan bekçisi olarak duran Ares Tepesi, sadece kayalıklardan ibaret değil; antik dönemin adalet ve karar mekanizmasının kalbidir.

Eski Yunan’da burası, savaş tanrısı Ares’in adını taşır ve mahkeme işlerinin, özellikle cinayet davalarının görüldüğü yargı yeri olarak kullanılmıştır. Yüksek kayalıkları ve geniş manzarasıyla, hem fiziksel hem de sembolik olarak şehri izleyen bir konumdaydı.

Bugün tepeye tırmandığınızda, Atina’nın tarihi dokusunu kuşbakışı seyredersiniz. Altınızda Akropolis, ufukta ise modern şehir hayatı uzanır. Burada otururken, antik Yunanlıların adalet anlayışını ve şehrin günlük yaşamını daha derinden hissetmek mümkündür.

Bir gezgin için Ares Tepesi, sadece doğa ve manzara değil; tarihle göz göze gelmenin, geçmişin kararlarının yankılarını duymanın özel bir durağıdır.

Ulusal Arkeoloji Müzesi: Zamanın Derinliklerine Yolculuk

Ulusal Arkeoloji Müzesi: Zamanın Derinliklerine Yolculuk

Atina’nın kalbinde yer alan Ulusal Arkeoloji Müzesi, sadece bir müze değil; adeta antik dünyanın kalbinde atılan bir zaman makinesi. Adımınızı attığınız anda, Homeros’un dizelerinde dolaşan kahramanlardan filozofların düşünce dünyasına kadar uzanan bir serüvene başlarsınız.

Yunan tarihinin binlerce yıllık katmanlarını barındıran bu müzede, Miken maskeleri, heykeller, seramikler ve günlük yaşamdan objeler ziyaretçileri büyüler. Her bir eser, hem sanatın zarafetini hem de geçmişin hikâyelerini sessizce fısıldar.

Bir gezgin olarak burada dolaşmak, sadece vitrinlere bakmak değil; geçmişle iç içe yürümek, o hayatlara kısa bir misafirlik yapmak gibidir. Sessiz salonlarında dolaşırken zamanla bağınız kopar, çünkü geçmiş tam da yanı başınızda nefes almaktadır.

Mermerin Üzerinde Zaman: Panathenaic Stadyumu

Mermerin Üzerinde Zaman: Panathenaic Stadyumu

Atina’nın kalbinde, beyaz mermerden yükselen sessiz bir dev gibi durur Panathenaic Stadyumu. Antik Yunan’da Panathenaia şenlikleri için inşa edilen bu yapı, sadece bir spor alanı değil, insanlık tarihinin rekabet ve kutlama kültürünün sembolüdür.

M.Ö. 4. yüzyılda inşa edilen ve Roma döneminde büyütülen bu stadyum, dünyadaki tamamen mermerden yapılmış tek stadyumdur. 1896 yılında modern olimpiyatlara ev sahipliği yaparak, eskiyle yeniyi sembolik bir çizgide birleştirmiştir.

Basamaklarına oturup boş sahaya baktığınızda, binlerce yıl öncesinden yankılanan tezahüratları ve atletlerin ayak seslerini duyar gibi olursunuz. Güneş mermerlere vurduğunda, tarih sanki yeniden canlanır.

Panathenaic, bir gezgin için yalnızca görülmesi gereken bir yer değil; zamanın mermerde nasıl iz bıraktığını hissetmenin eşsiz bir yoludur.

Atina'da Ne Yenir ve Genel Mutfak Kültürü

Atina mutfağı, zengin Akdeniz ve Balkan etkilerini taşıyan, taze malzemelerle hazırlanan lezzetli yemekleriyle ünlüdür. Zeytinyağlılar, et yemekleri ve deniz mahsulleri ön plandadır. Şehirde hem geleneksel tavernalar, hem modern restoranlar hem de hareketli sokak lezzetleri bulabilirsiniz.

Atina'nın Öne Çıkan Lezzetleri

Atina'yı ziyaret ettiğinizde mutlaka tatmanız gereken başlıca lezzetler:
Souvlaki & Gyro: Yunan mutfağının en popüler sokak lezzetleri. Souvlaki şişte ızgara et (genellikle domuz veya tavuk) iken, Gyro dikey dönerden kesilen etten yapılır. Genellikle pide ekmeği içinde domates, soğan, patates kızartması ve cacık ile servis edilir.
Moussaka: Patlıcan, kıyma ve beşamel sos katmanlarından oluşan, fırında pişirilmiş geleneksel bir Yunan yemeğidir.
Yunan Salatası (Horiatiki Salata): Taze domates, salatalık, kırmızı soğan, Kalamata zeytini ve büyük bir dilim feta peyniri ile hazırlanan, bol zeytinyağlı ve kekikli ferahlatıcı bir salatadır.
Tzatziki: Yoğurt, salatalık, sarımsak ve nane ile hazırlanan serinletici bir mezedir. Çoğu yemeğin yanında servis edilir.
Spanakopita: Ispanak ve feta peyniri dolgulu, çıtır yufka böreğidir. Genellikle kahvaltıda veya atıştırmalık olarak tüketilir.
Dolmades (Dolmadakia): Asma yaprağına sarılmış pirinç ve otlarla hazırlanan dolmalardır. Zeytinyağlı veya kıymalı versiyonları bulunur.
Loukoumades: Yunan usulü ballı lokma tatlısıdır. Kızarmış hamur topları üzerine bal şerbeti gezdirilir ve tarçın serpilerek servis edilir.
Saganaki: Kızartılmış peynir mezesidir. Genellikle limon dilimiyle servis edilir.
Frappe & Freddo Espresso/Cappuccino: Yunanistan'da kahve kültürü oldukça yaygındır. Özellikle yaz aylarında buzlu kahve çeşitleri olan Frappe (buzlu hazır kahve) ve Freddo Espresso/Cappuccino (buzlu espresso/cappuccino) çok popülerdir.

Önerilen Atina Mekanları ve Lezzet Deneyimleri

Atina'nın mutfak zenginliğini keşfedebileceğiniz bazı özel adresler ve popüler bölgeler:

  • Kostas (Souvlaki): Şehrin en meşhur souvlaki mekanlarından biri. Genellikle önünde uzun kuyruklar olur, taze ve lezzetli souvlaki deneyimi sunar. Adresi: Agias Eirinis 2, Athina 105 60.
  • Tylixto (Gyro): Gyros sevenler için popüler bir adres. Yeni nesil gyros anlayışıyla bilinir, patates ve soslarla zenginleştirilmiş porsiyonlar sunar.
  • Karamanlidika (Şarküteri & Meze): Geleneksel Anadolu ve Yunan lezzetlerini bir araya getiren bir şarküteri-restoran. Pastırma, sucuk gibi şarküteri ürünleri ve zengin meze çeşitleriyle bilinir. Adresi: Sokratous 1, Athina 105 52.
  • Taverna Klimataria (Geleneksel Yunan Mutfağı): Canlı müzik eşliğinde otantik bir taverna deneyimi arayanlar için ideal. Rezervasyon yaptırmak tavsiye edilir. Adresi: Pl. Theatrou 2, Athina 105 52.
  • Oinomageireio Epirus (Ev Yemekleri): Balık pazarının içinde yer alan, geleneksel ev yemekleri ve çorbalarıyla ünlü, otantik bir esnaf lokantası. Adresi: Filopimenos 4, Athina 105 51.
  • Ariston (Börekler): Özellikle çeşitli börekleriyle (Pita) meşhurdur. Atina'da hızlı ve lezzetli bir atıştırmalık için iyi bir seçenektir. Adresi: Voulis 10, Athina 105 62.
  • Krinos (Loukoumades): Atina'nın en eski ve bilinen lokmacılarından biri. Sıcak ve taze loukoumades için mutlaka uğrayın. Adresi: Aiolou 87, Athina 105 51.
  • Django (Dondurma): Atina'da lezzetli ve kaliteli dondurma arayanlar için popüler bir adres.
  • Monastiraki Meydanı ve Plaka Bölgesi: Bu bölgeler, sayısız taverna, kafe ve restoranla doludur. Akropolis manzaralı mekanlar ve geleneksel Yunan mutfağını sunan yerler bulabilirsiniz.